Ses Terapisi

Günlük hayatta iletişim için en yaygın kullanılan araç konuşmadır. Yaşantının her alanında ve bu kadar sıklıkla başvurduğumuz bu araç hayat kalitesi açısından oldukça önemlidir.

Bizi yansıtan, doğru ve etkili kullanıldığında çok güçlü bir hale gelen konuşmanın kilit noktalarından biri de sestir. Sesteki herhangi bir sorunun konuşmaya yansıması kaçınılmazdır. Bu kadar sık kullandığımız bir beceride bozulmalar yaşanma ihtimali de daha fazladır. Pek çok nedenden meydana gelebilen ses bozukluklarının tedavisi kişinin yaşam standartlarını koruyabilmesi adına elzemdir.

Özetle Ses Terapisi

Ses bozukluklarının tedavisi dil ve konuşma terapistleri tarafından yürütülür ve bu sürece ses terapisi denir.

Her terapide olduğu gibi ses terapisinde de erken müdahale ve alanında uzman bir terapistle çalışmak sürecin yönetimi ve başarısı açısından oldukça önemlidir. Çünkü tanının konması veya doğruluğunun sınanması, tanıya yönelik uygulanacak strateji ve yöntemlerin belirlenmesi, bireye göre özelleştirilmiş programın hazırlanması ve uygulamaların gerçekleştirimi dil ve konuşma terapisti tarafından yapılır.

Birebir şekilde ilerleyen seanslarda yapılan bu uygulamalar ile danışanın sağlıklı ses ve ses teli yapısına ulaşması beklenir.

Genel Bir Bakış

Ses Bozuklukları Nedir? Neden Olur?

Ses bozukluğu, kişinin ses özellikleri ve kalitesinin benzer yaş/kültür/bölgedeki kişilerden ayrışmasıdır. Yani herhangi sebeple kişinin ideal/normal ses üretimini gerçekleştirememesi durumudur. Üretim sırasındaki her türlü farklılık ses bozukluğu kapsamına girer.

Dinlenme halindeyken ses telleri birbirinden ayrı şekilde durur. Ses üretimi sırasında ise yaptıkları titreşim hareketleriyle birbirlerine yaklaşır/kapanırlar. Bu sebeple titreşim hareketini veya kapanmayı kısıtlayacak herhangi faktör kişiye ses bozukluğu olarak yansır.

  • Nörolojik bozukluklar
  • Anatomik problemler
  • Ses hijyenine dikkat etmeme
  • Ses tellerinde paraliz/nodül/polip/kist/tümör
  • Medikal sorunlar (boğaz bölgesi ameliyatları/entübasyon vb.)
  • Bazı hastalıklar (solunum sorunları/hormon dengesizliği/reflü/alerji vb) başlıca faktörlerdendir. En yaygın sebep ise ses hijyenine dikkat etmemektir.
TERAPİ SÜRECİNİN KATKILARI

Ses Bozukluklarının Teşhisi ve Muayene Süreci

Ses tellerinde var olan veya ileride oluşabilecek sorunların teşhisini erken dönemde kişinin kendinin yapabilmesi zordur. Çünkü görülen semptomlar başka hastalıkların belirtileriyle karıştırılabilir ya da ciddiye alınmayarak geçeceği sanılabilir. Bu sebeple şüpheniz varsa öncelikle bir dil ve konuşma terapisti veya KBB hekimi tarafından muayene talep etmelisiniz.

Başvurduğunuz uzman tarafından tıbbi geçmişiniz ve güncel semptomlarınız incelenerek sorunun temel nedeni bulunmaya çalışılır. Eğer problemin kaynağının ses telleri olduğu düşünülüyorsa kameraya bağlı bir endoskopi sistemi olan videolarengostroboskopik görüntülemeyle detaylı bir inceleme yapılır. Bu inceleme sayesinde ses tellerinin vibrasyonu yavaşlatılmış bir şekilde izlenebilir ve herhangi bir sorun varsa tespit edilebilir.

Görüntüleme için ağızdan veya burundan giriş yapılabilir. İki yöntemde de genelde kişi tarafından bir zorlanma yaşanmaz. Yalnızca öğürme refleksi görülebilir ve önlemek için bölgeyi lokal olarak uyuşturacak bir sprey uygulaması yapılabilir.

Aletsel yöntemler haricinde uzman, danışandan bazı konuşma/telaffuz örnekleri alarak veya boğaz bölgesinin fiziki incelemesini yaparak duruma dair fikir yürütebilir. Elde edilen sonuçlar bağlamında medikal-cerrahi-ses terapisi yöntemlerinden biri veya birkaçı tercih edilebilir.

Diğer aletsel yöntemlere değinmek gerekirse;

  • Laringeal elektromiyografi/EMG: Boyun bölgesindeki kaslara elektrotlar yerleştirilerek kaslardan gelen elektriksel sinyaller incelenir. Böylece boğazdaki sinirler aktivite değerlendirilir.
  • Görüntüleme testleri: Görüntüleme cihazları ve MR sayesinde boyun bölgesindeki anormal büyümeler ve doku sorunları tespit edilebilir.

Bu değerlendirmelerde konuşma ve dinlenme sırasında ağız/yüz yapısı-işlevi-kas gerginliği incelenirken sesin kalitesi-perdesi ve maksimum fonasyon süresi de incelenir.

Normalde gırtlakta ayrı şekilde duran ses telleri, ses üretimi için akciğerlerden gelen havayla birlikte titreşim yapar. Bu titreşimler sırasında (cinsiyete göre sayısı değişmekle beraber) saniyede 100-240 kez birbirine temas eden ses telleri zedelenmeye çok müsait ve hassas bir yapı haline gelirler. Ses tellerinin herhangi bir şekilde zarar görmesi durumunda yaptıkları titreşimler de etkilenir. Bu da seste değişimlere sebep olur. Ve bu değişimlerde ilk belirti genellikle ses kısıklığı olarak gözlenir.

Özetle, ses tellerinin yapısında ve dolayısıyla da vibrasyonda bozulmaya neden olan her türlü sorun ses kısıklığına sebebiyet verebilir.

  • Kişi ve çevresi tarafından fark edilebilecek düzeyde kısık/zayıf ses yapısı
  • Uzun süre devam eden geniz akıntısı
  • Konuşma sırasında sesin çatallanması/pürüzlü bir yapıya sahip olması
  • Konuşma sırasında acı/ağrı duyma, zorlanma, solunumu yönetememe
  • Yüksek sesle konuşurken/şarkı söylerken/bağırırken güçlük çekme
  • Gün içinde ses kalitesinin gittikçe düştüğünü hissetme
  • Uyanınca midede yanma/ekşime, ağızda acı bir tat hissetme
  • Konuşmak için fazla efor harcama ve konuşma sonrasında (özellikle gırtlak/boğaz bölgesinde) yorgunluk hissetme</li
  • Konuşma/yutkunma/dinlenme sırasında boğazda bir şey takılı kalmış hissi/acı/yanma/ağrı
  • Sesin normalden daha ince/kalın çıkması
  • Konuşmayı uzun süreler boyu sürdürememe

Uygulanan ses terapisinin amacı danışanın başvurma sebebi, istek ve ihtiyaçlarına göre değişkenlik gösterir. Bazı kişiler sağlık sorunları için terapiye başvururken bazı kişiler daha estetik bir ses için terapiye başvururlar. Fakat olası hedefleri derleyecek olursak;

  • Sesi/ses teli sağlığını koruyarak nasıl doğru ve etkili kullanılabileceğini öğretme
  • Sağlıklı ses üretimi ve dolayısıyla sağlıklı konuşma
  • Var olan ses bozukluklarını tedavi etme
  • İdeal ses kullanımını engelleyen sorunların oluşmasına yardımcı davranışları değiştirme
  • Ses tellerine yapılan cerrahi müdahale sonrası aynı/benzer sorunun bir daha nüksetmemesi
  • Öğrenilen yöntemlerin günlük hayata genellenebilmesi
  • Ses tellerini güçlendirmek/fonksiyonlarını arttırma
  • Kişiye hoş gelen ve sağlıklı bir ses yapısına ulaşma
  • Ses ranjını/tonlamayı genişletme ve geliştirme
şeklinde özetleyebiliriz.

Her ne kadar doğru uzmanla çalışmak terapi içn önemli bir faktör olsa da tek başına yeterli değildir. Çünkü terapi danışan ve terapistin iş birliği içinde yönettiği bir süreçtir. Bu sürecin başarıyla ilerleyebilmesi için;

  • Zamanında müdahale
  • Danışanın düzenli ve disiplinli bir şekilde seanslara katılım göstermesi
  • Terapistin verdiği ödev/egzersiz/öneriler danışanın uygulaması
  • Dil ve konuşma terapistinin alanında yetkin olması
  • Ses ve kullanım değerlendirmesinin doğru olması
  • Doğru teşhis
  • Danışanın motivasyonunu koruyabilmesi gereklidir.

Ses terapisinin süresi;

  • Asıl neden,
  • Sorunun şiddeti,
  • Ses tellerinin durumu,
  • Danışanın iş birliği,
  • Terapiye başlama zamanı (teşhisten ne kadar sonra),
Olmak üzere bireysel değişkenlere bağlıdır. Ancak haftada 1 gün, 45 dakika olmak üzere yapılan birebir seanslarla genellikle 8-10 hafta sürdüğünü söyleyebiliriz.

Mutasyonel falsetto, konversiyonel afoni/disfoni gibi bazı bozukluklarda ise sürecin 1-2 haftada tamamlanması mümkündür.

Ses Terapisi Nedir?

Dil ve konuşma terapistleri tarafından kişinin olabilecek en sağlıklı ve ideal ses yapısına ulaşması hedefiyle gerçekleştirilen tedavi sürecine ses terapisi denir.

Terapi süreci ve ilerleyişi kişiden kişiye farklılık göstersede genel olarak ses sağlığına zarar verecek davranışları değiştirerek önlem almak veya hali hazırda var olan ses bozukluğunu tedavi etmek amaçlanır. Bazı durumlarda ise kişi daha estetik/daha kendine uygun olan sese ulaşmak için ses terapisine başvurabilir. Ancak terapiye başvurma sebebi ne olursa olsun terapist için temel odak noktası ses tellerinin sağlığını korumaktır. 

Günlük hayatta alışkanlık haline getirilip normalleştirilmiş pek çok yanlış ses kullanımı davranışı görülür toplumda. Yani insanların farkında olmadan gerçekleştirdiği eylemler uzun vadede pek çok olumsuz sonucu beraberinde getirir. Bu noktada sağlıklı/normal konuşmaya ulaşmak için ses terapisine ihtiyaç duyulur. Ses terapisiyle kişiye sesini koruyarak nasıl doğru ve etkili bir kullanım yapabileceği anlatılır/uygulaması konusunda desteklenir.

Davranış değiştirme odaklı bir tedavi olan ses terapisi tek başına çözüm olarak uygulanabileceği gibi cerrahi işlem/ameliyat sonrası rehabilitasyon veya tekrar aynı sorunun yaşanmaması adına koruma amaçlı da uygulanabilir. Ses terapisi doğrudan veya dolaylı şekilde yapılır.

Dolaylı Ses Terapisi: Danışan, ses hijyenini bozacak ve ses sistemini bozacak davranışlar konusunda bilgilendirilir. Sonrasında bu davranışları terk etmek üzerine çalışmalar gerçekleştirilir. Böylece doğru ses kullanımına ulaşması sağlanır.

Doğrudan Ses Terapisi: Danışanın sahip olduğu ses bozukluğuna göre durumu düzeltmeye yardımcı egzersizler/teknikler belirlenir ve uygulaması üzerine çalışılır. Bu süreçte kalıplaşmış yanlış davranışlar da değiştirilmeye devam edilir. Egzersizlerin yeterli, düzenli ve disiplinli uygulanması halinde kişinin sesinde iyileşmeler görülür.

Uzman Desteği Mi Arıyorsunuz?

Dil ve konuşma bozuklukları, ergoterapi (duyu bütünleme) ve çocuk ergen psikoterapide uzman desteği bir tık uzağınızda!
Sürece Bakalım

Ses Terapisi Nasıl Yapılır?

Öncelikle danışanın tıbbi geçmişi ve semptomları dinlenir. Ardından aletsel olmayan muayene sonuçları incelenerek teşhis konur veya tanı alarak gelmiş kişinin tanı doğruluğu sınanır. Tespit edilen ses bozukluğu hakkında danışana bilgi verilir ve buna uygun şekilde bireyselleştirilmiş terapi planı hazırlanır. Bu plan tedavi süresince kullanılacak yöntem ve stratejileri, tedavi hedeflerini ve tedavinin bitiş süresini belirlemeyi kapsar.

Terapide öncelikle ses telleri/boyun bölgesinin anatomik ve fizyolojik özellikleri danışana anlatılır/somutlaştırılır. Ses üretim mekanizmasının 3 aşaması olan solunum-fonasyon-rezonans üzerine açıklamalar yapılır ve eğitim verilir. Ardından dolaylı ses terapisine başlanarak ses hijyeni belli bir seviyeye getirilir.

Bu aşamalar tamamlandığında doğrudan ses terapisine geçiş yapılır ve ses tellerini güçlendirmek/fonksiyonunu artırmak/var olan iltihap-şişlik-doku büyümelerini iyileştirmek adına belirlenen egzersizler yapılır. Kaslar yeterli kapasiteye ulaştığında taklit aşamasına geçilir. Terapist doğru ses üretimi için örnekler yapar ve danışanın da taklit ederek doğruya ulaşmasını sağlamaya çalışır. Becerilerde ustalaştıkça sesin stabilizasyonu adına daha zorlu aktiviteler ve karmaşık-uzun üretimlerle çalışmalar çeşitlendirilebilir.

Terapist gözlemleri ve testlerle kişiye geribildirimler verir. Bu sayede sesi ideal yapıya ulaştırma ve gündelik hayatta da koruyabilme konusunda danışan kendini kontrol etmeye çalışılır. Tüm bu aşamalar başarıyla tamamlanıp kişi tarafından benimsendiğinde terapist son kez gözlem ve test yoluyla değerlendirme yaparak sonuçları inceler ve uygun görürse süreç sonlandırılır. Böylece tamamlanan ses terapisinden kişi sağlıklı ses yapısına ulaşmış olarak ayrılır.

Sürecin Maddi Boyutu

Ses Terapisi Ücretleri

Ses terapisi seanslarında sabit bir ücretlendirme yoktur. Tercih ettiğiniz klinik/terapi merkezinin bulunduğu şehir ve hatta ilçe ücretin belirlenmesinde rol oynar. Aynı şekilde uzmanın alandaki tecrübesi/tanınırlığının da etkisi ücretlendirmeye yansıyabilir. Kesin ve doğru cevap için Mudita Dil Konuşma ve Gelişim Merkezi ile iletişime geçmek en faydalı tercihtir.

Hangi Alanlarda Gelişiyoruz?

Ses Terapisinde Alternatif Yaklaşımlar

Ses terapisi sırasında danışanın sorunu ve ihtiyaçlarına göre birçok farklı yöntem kullanılabilir. Bu yöntemleri 4 grup altında toparlayabiliriz.

1- Hijyenik Ses Terapisi: Tek başına veya yardımcı olarak çoğu ses terapisinde tercih edilen bir yaklaşımdır. Kişinin günlük hayatta alışkanlık olarak sürdürdüğü fakat vokal kord sağlığını/kalitesini olumsuz etkileyen davranışlarını fark etmesini ve bunları yararlı olanlarla değiştirmesini amaçlar. Bu değişimin günlük hayata genellenmesiyle kişinin ideal sese ulaşması sağlanır.

2- Semptomatik Ses Terapisi: Bu yaklaşımda yaşanan sorunun seste yarattığı etkilere odaklanılır ve bu etkilerin azaltılması/ortadan kaldırılması üzerine çalışılır. Fakat bazı durumlarda semptomlar, asıl nedenin kendisini oluşturabilir. ‘Bu tür tablolarda semptom semptom mu gidilmeli yoksa direkt olarak ses bozukluğuna mı odaklanılmalı?’ sorusuna sizin ihtiyaçlarınıza göre terapistinizin karar vermesi gerekir. Semptomların bağlı olduğu ses üretim aşamasına göre birçok farklı yöntem tercih edilebilir.

3- Psikojenik Ses Terapisi: Anatomik, nörojenik, sistemsel ve hijyenik açıdan hiçbir sorun olmamasına rağmen ses bozuklukları yaşandığında tercih edilen yaklaşımdır. Bu vaka grubunun yaşadığı ses bozukluğunun temelinde önceden yaşanmış veya süregelen psikolojik sorunlar yatar. Dolayısıyla öncelik vokal bozulmalardan çok psikolojik desteğe verilir. Duruma sebebiyet veren psikolojik/duygusal nedenler tespit ve tedavi edildiğinde ses bozukluğu da ortadan kalkar.

4- Fizyolojik Ses Terapisi: Sesin üretilmesi için doğru ve uyumlu şekilde çalışması gereken 3 sistem vardır. Bu sistemler; solunum-fonasyon-rezonanstır. Herhangi bir nedenle bu mekanizmaların fizyolojik işleyişi bozulduğunda sistem hata verir. Fizyolojik yaklaşımda bu 3 mekanizmadaki fizyolojik aksaklıklar egzersiz ve manipülasyon yoluyla değiştirilmeye çalışılır. Odak, asıl nedende değildir.

Ses Telleri Nasıl Korunur?

Ses oluşumuna yardımcı yapıların bütününe ses sistemi denir. Bu yapılar içinde başrol diyebileceğimiz ses telleri, sesin kalitesi için korumamız ve dikkat etmemiz gereken en önemli organdır. Ses telleri ve sesimizin sağlığını korumak için günlük hayatta gerçekleştirmemiz gereken davranışlara ses hijyeni denir. Ses hijyenini sağlamak için öneriler;

  • Akciğerden gelen havanın ses tellerini titreştirmesiyle ses oluşur. Bu sebeple ses tellerinin hasarsız ve zorlanmadan titreşim yapabilmesi için nefes alış-verişi oldukça önemlidir. Kişi için en doğru nefes diyafram nefesidir ve etkili kullanım için de dik duruş gereklidir.
  • Sık ve şiddetli öksürük/boğaz temizleme veya uzun süreli sessiz kalımdan sonra ani ve yüksek şiddette konuşma ses tellerinin hızla çarpışmasına ve zarar görmesine neden olabileceğinden bu eylemlerden kaçınılmalıdır.
  • Ses tellerinin nemli tutulması olası tahrişleri önlemek için oldukça önemlidir. Günlük minimum 2 litre su içilmesi ve kafei /teinden kaçınılması önerilir.
  • Uzun süre yüksek sesli/şiddetli konuşmak, bağırmak, çığlık atmak ses tellerinin zarar görmesine neden olur, yapılmaması gerekir.
  • Kuru ve klimalı ortamlarda ses telleri nemini daha hızlı kaybeder. Aynı şekilde tozlu ve dumanlı ortamlar da nefes kalitesini düşüreceğinden bu tarz yerlerde konuşmamayı tercih edin.
  • Uyku düzeninize dikkat edin.
  • Sigara ve alkol tüketmeyin.
  • Eğer reflünüz varsa yemek borusundan yukarı çıkan mide asidi ses tellerini zedeler. Bu sebeple öncelikle reflüyü tedavi etmeniz gerekir.
  • Bitki çayları ve idrar söktürücü ilaçlar yan etki olarak ses tellerinde kurumaya sebebiyet verebilir. Kontrollü tüketilmelidirler.
  • Herhangi solunum yolu veya akciğer sorunu sesinizin kalitesine de yansıyacaktır. Öncelikle sağlık sorununa odaklanılarak sorun ortadan kaldırılmalıdır.
  • Kaslar egzersizlerle gelişir/güçlenir. Birer kas olan ses tellerini kuvvetlendirmek için de uzman tarafından yönlendirilen egzersizler yapılabilir.
  • Mümkün oldukça aşırı stresten kaçının.
  • Kişi kendini duyamadığı sürece daha yüksek sesle konuşmaya çalışır. Bu sebeple işitme hasarı varsa çözüm bulunmalı, gürültülü ortamlarda konuşmaktan kaçınılmalıdır. Tam tersi şekilde fısıltıyla konuşma da ses telleri için zararlıdır.
  • Hormon dengesini değiştiren ilaçlar doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Aksi takdirde seste kalıcı ton değişimlerine neden olabilirler.
  • Aşırı yağlı/gazlı /baharatlı/asitli besinleri tercih etmeyin çünkü reflüye sebebiyet verebilirler. Ayrıca uyumadan 3 saat önce yiyip içmeyi bırakın.

Mutasyonel Falsetto (Puberphonia) Nedir? Kaç Yaşındaki Çocuklarda Görülür?

Ergenlik (puberty) döneminde çocuklar fiziksel, psikolojik ve hormonal değişimler yaşarlar. Tabi bunların kişiye ve özelliklerine yansımaları olur.

Ergenlik dönemindeki erkek bireylerde gözlenen değişimlerden biri de sesin yaklaşık 1 oktav kalınlaşmasıdır. Bu değişimin farklara göre 11-18 yaş aralığında birkaç senede (genelde 13-15 yaşta) gerçekleşmesi beklenir.

Ses değişiminin başlamasına premutasyon, değişim sürecine mutasyon, değişim sonrasına postmutasyon denir. Premutasyon döneminde ses hala çocuk sesidir (yüksek frekans, tiz ses) fakat sona doğru yavaş yavaş değişim ibareleri göstermeye başlar. Mutasyon döneminde ses farklı frekanslar arasında git-gel yapar. Bu dönemde ses boğuktur ve ses perdesi değişkenlik gösterir. Postmutasyon döneminde artık yüksek ton kalıcılığını kaybeder ve düşük ton kalıcı olarak devam eder. Böylece ses değişimi gerçekleşmiş olur.

Mutasyonel falsetto ise mutasyon süreci bitmesine ve kişide sürecin gidişatını olumsuz etkileyecek herhangi yapısal neden olmamasına rağmen sesin olması gerekenden daha ince kalmasıdır. Bu durumda kişi ses kontrolünü sağlayamaz dolayısıyla da farklı frekanslarda ve perde kırılmalarının fazla görüldüğü üretimler yapar.

Mutasyonel falsetto;

  • Ergenlik sonrası yeni sese alışamama/ sevmeme ve bu sebeple eski sesi kullanmak isteme
  • Psikolojik sorunlar
  • Ergenlik yaşanan değişimleri kabullenememe, nedeniyle veya idiyopatik olarak meydana gelebilir.

Mutasyonel Falsetto (Püberfoni) Kalıcı Olabilir Mi?

Mutasyonel falsetto uzman dil ve konuşma terapistine başvurularak ses terapisi alındığında kolayca ve kesin sonuç alınabilen bir bozukluktur.

Psikolojik ve hormonal sorunlar temelli olmadığı sürece 1-2 seanslık bireysel ses terapisiyle düzelme görülür. Çok nadiren vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir fakat müdahale sonrası da ses terapisine ihtiyaç duyulur.

Ancak erken dönemde uzman tarafından gerekli müdahale yapılmazsa ileri yaşlara kadar süregelen bir sorundur.

Bilgi ve Danışmanlık